Yerelleştirme nedir? Yerelleştirme çevirileri alanında ülkemizde ne kadar çalışana ihtiyaç var?  Yerelleştirme çevirmeninin ne gibi görev ve sorumlulukları var?

Yerelleştirme bir ürün veya içeriği belirli bir yöreye uyarlama işlemidir. Yerelleştirme çevirisi, yerelleştirmenin içerik ile ilgili kısmını ilgilendirir. Bu çerçeveden bakıldığında yerelleştirme özel veya farklı bir çeviri işi olarak tanımlanabilir. Örneğin bir roman çevirisi bir yerelleştirme çevirisi değildir çünkü çeviri yapılırken romanın mekan, zaman, kişiler gibi ana unsurları değiştirilmez.  Buna karşılık bir yazılımın yardım metinleri veya teknik bir ürünün kullanım kitapçığı çevirilerinden bahsedilirken aslında yerelleştirmeden bahsedilir. Örneğin üretildiği yerde 110V ile çalışan bir ürün başka bir ülkede 220V ile çalışacaksa, bu ürünün önce kendisi sonra kullanım kitabı değiştirilmelidir. Dolayısıyla orijinal kitabın çevirisi yapılırken karşınıza çıkacak olan 110V ifadesini 220V yapmazsanız çeviri yani yerelleştirme hatalı yapılmış olur.

Yerelleştirme çevirilerinin büyük bir çoğunluğu esas olarak bir ürüne bağlı olduğu için yerelleştirme adı altında yapılan çevirilerin aslında üretimin ve sanayinin bir parçası olarak düşünülmesi gerektiği açıktır.

İşin içine ürün ve sanayi girdiğinde doğal olarak bir iş süreci ve kalitesi gündeme gelmektedir. Dolayısıyla yapılacak çeviri işi genellikle birden çok çevirmen gerektirmektedir. Birden çok çevirmenin yer aldığı bir çeviri projesinde ortak terminoloji ve üslubu oluşturmak ise farklı bir bilgi birikimi ve/veya deneyim gerektirir.

Üniversitelerimizdeki akademik eğitim bireysel çeviri kuramları esas alınarak verildiğinden yerelleştirme yapacak çevirmenlerin akademik eğitime ek olarak yerelleştirme işi, süreci ve bu süreç içinde kullanılan bilgisayar yazılımları hakkında ayrıca bilgi ve deneyime ihtiyaçları vardır.

Bugüne kadar çevirmenler bu deneyimi yerelleştirme yapan işletmelerde çalışarak zaman içinde doğal olarak kazanmaktaydılar. Ancak maalesef bu doğal eğitim belirli bir planlama ve düzen içinde olmadığından uzmanlaşmak ciddi bir süreç gerektirir. Yerelleştirmenin, özellikle Internet’in yaygınlaşmasından ve bunun sonucu iletişimin ve uluslararası ticaretin artmasından sonra çok daha fazla önem kazandığını düşünürsek ve yerelleştirmede çevirinin öneminin ise bundan çok sonra anlaşıldığını gözönüne alırsak Türkiye’de gerçek anlamda yerelleştirme yapabilecek işletme sayısının onlar ile ifade edilebileceğini, yerelleştirme deneyimli çevirmenlerin ise yüzler ile ifade edilebileceğini görebiliriz. Buna karşılık uluslararası ticaretin artması ve sanayinin gelişmesi ile sektör ihtiyacının binler hatta onbinler mertebesinde olduğu da açıktır.